HABER: SERCAN EMRE İKE- KAMERA: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmesine karşı mücadele veren köylüler ve çevrecilere destek olmak için bölgeye gelen sanatçı Sunay Akın, “Birileri daha çok zengin olacak, toklar daha çok yiyecek diye, tokları doyurmak için bizim geleceğimizi karartıyor ve kültür mirasımızı yok ediyoruz” dedi.
Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nda maden sahasının genişletilmesi amacıyla ağaç kesimi, yedinci gününde devam ediyor. İkizköylüler ve çevrecilerin de kesime karşı nöbeti sürüyor. Köylülere ve çevrecilere destek olmak için bölgeye gelen sanatçı Sunay Akın, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede, ağaçların gölgesinin bile insana yaşam kattığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Birileri daha çok zengin olacak, toklar daha çok yiyecek diye, tokları doyurmak için bizim geleceğimizi karartıyor ve kültür mirasımızı yok ediyoruz. Ben Kültür Bakanlığı’nı göreve davet ediyorum. Bu iş Tarım ve Orman Bakanlığı ile olmayacak, Adalet Bakanlığı zaten ortada yok. Adalet olsa zaten bu yaşanmazdı. Ama Kültür Bakanlığı bilmeli ki bu ülkenin ormanları ve doğası kültür mirasıdır, kültür değeridir. Çünkü bu ülkenin türküleri, kilimlerindeki desenleri, edebiyatı, şiirindeki o ağaçlar burada. Onları katlediyorlar. Eğer gerçekten kültürün ne olduğunu bilen bir kişi varsa, gelir burada bu güzel yürekli insanların yanında durur.
Ben çocuklarımızın geleceği adına çok kaygılıyım. Çünkü dünyanın yakın bir geleceği yok. Bugün başımızı ülkeden dışarı çıkarıp, dünya ne yapıyor, neye çalışıyor diye dikkat ettiğimizde bu iklim krizinden dolayı oksijen ve su kaynakları doğanın ne kadar değer kazandığını görürüz. Biz elimizdeki gerçek hazine ve zenginliği katlediyoruz. Muğla’da çok yanlış enerji politikaları vardı, o santrallerin zaten kapatılması karara bağlanmıştı. Bilirkişiler bu yönde rapor vermişlerdi. Şimdi bu kapatılması karar verilen santraller, birkaç yıl devam etsin diye, 2-3 yıl. Şuradaki kömür 2-3 yıllık. 450 yıllık ormanlar katlediliyor. Bu mu? Cahil bunu yapmaz. Bunu yapan kim biliyor musunuz, şu toklar yok mu toklar. Onları bir doyursak rahat edeceğiz.”
